
Orta Asya’da Baş Giyiminin Önemi
Türk kültüründe “baş” daima kutsal kabul edilmiş, başa giyilen kalpak ve börk gibi aksesuarlar sıradan birer giysi olmanın ötesine geçmiştir. Tarih boyunca Orta Asya bozkırlarında yaşayan atalarımız, zorlu iklim koşullarına uyum sağlarken kimliklerini ve değerlerini de başlıklarıyla yansıtmışlardır. Kalpak genellikle keçeden yapılan konik biçimli bir şapka, börk ise kürk veya deriden yapılan yuvarlak kenarlı bir başlıktır. Bu geleneksel başlıklar sadece soğuktan korumak veya gölgelik sağlamak için değil; aynı zamanda onur, statü ve kültürel kimlik göstergesi olarak görülmüştür. Örneğin, kalpak nedir? Kısaca, kalpak Türk topluluklarında özgürlük, cesaret ve asaletin simgesi olan milli bir başlıktır. Benzer şekilde börk nedir? Börk ise eski Türklerden bugüne uzanan, genellikle kürk ile süslü ve soğuktan koruyan bir baş giysisidir.
Başlıkların Türk toplumlarındaki önemini anlamak için “atı alan üsküdarı geçti” gibi deyimler yerine, doğrudan başlıkla ilgili atasözlerimize bakabiliriz. Eski bir Türk atasözü “Baş yarılırsa börk içinde, kol kırılırsa yen içinde” der; yani başın yarası börkün içinde kalır – bu söz, aile veya toplum içindeki sorunların dışarı yansıtılmaması gerektiğini anlatır. Bu atasözü bile börkün başı sarıp koruyan bir simge olduğuna işaret eder. Gerçekten de Kırgız, Kazak, Türkmen gibi Orta Asya halkları için kalpak ve börk birer kimlik sembolüdür. Bir Kırgız, kalpağını asla başkasıyla paylaşmaz; kalpak onlar için namus sayılır. Benzer biçimde Kazak kültüründe de hiç kimse başkasının şapkasını giymez veya kendi şapkasını ödünç vermez, zira bunun uğursuzluk ya da hastalık getireceğine inanılır. Başlık asla yere fırlatılmaz, düşürülmemesine özen gösterilir – daima yüksek bir yere asılır veya düzgün bir şekilde konur. Tüm bunlar, Türk toplumlarında başa giyilenlerin ne denli manevi değer taşıdığını gösterir.
Bu yazıda, atalarımızdan miras kalan kalpak ve börk kültürünü Kırgız, Kazak ve Türkmen örnekleri üzerinden inceleyeceğiz. Orta Asya’nın zirvelerinde ve bozkırlarında şekillenen bu başlıkların tarihçesini, kültürel anlamlarını ve sembolik değerlerini ele alacağız. Kırgızların beyaz keçe kalpağından Kazakların kürklü börklerine, Türkmenlerin görkemli telpeklerine uzanarak her birinin günlük yaşamda ve törenlerde nasıl kullanıldığını anlatacağız. Ayrıca kalpak ve börkün günümüz modasında nasıl yeniden yorumlandığına, modern dönemde milli kimliği yansıtan birer aksesuara dönüşmesine değineceğiz. Yazı boyunca “Orta Asya kültürü”, “atalarımızın mirası”, “Kırgız kalpak”, “Türkmen börk” gibi kilit kavramlara vurgu yaparak konuyu derinlemesine işleyeceğiz. Hadi, atalarımızın mirasını birlikte keşfedelim.
Kırgız Kültüründe Kalpak
Kırgız kültürünün en tanınmış simgelerinden biri “ak kalpak”, yani beyaz kalpaktır. Tarihî kayıtlara göre Kırgızlar ve diğer bazı Türk boyları geçmişte “Ak Kalpaklılar” olarak anılırmış; bu da kalpağın ne kadar köklü bir gelenek olduğunun göstergesidir. Kırgız kalpağının tarihçesi, Orta Asya steplerindeki göçebe yaşamla iç içe gelişmiştir. Keçeden yapılan bu yüksek konik şapka, bozkırın hem yaz sıcağında hem kış soğuğunda en büyük dost olmuştur. Nitekim kalpak yazın başı güneşten korur, kışın ise sıcak tutar. Ancak Kırgız kalpağı sadece pragmatik işleviyle değil, taşıdığı derin sembolik anlamlarla da öne çıkar. Kalpağın dört bir yanı, Kırgız inancında, dört temel elementi – su, toprak, hava ve ateşi – temsil edecek şekilde tasarlanır. Kalpağın yukarı doğru sivrilen tepe şekli, Kırgızistan’ın karlı Tanrı Dağları’nı andırır ve onun bir minyatürü gibidir. Üzerindeki dört bölümün birleştiği dikiş hatları yaşam yolunu, tepedeki püskül ise ataların ruhlarını ve hatırasını sembolize eder. İşlenen geleneksel motifler ise her Kırgız erkeğinin ait olduğu soyağacını ve boyunu simgeler. Bu özellikleriyle kalpak, farklı Kırgız boylarını ortak bir paydada buluşturur; Kırgızları diğer topluluklar arasında tanınır kılan gurur kaynağıdır. Hatta Kırgızlar, kalpağı bazen diğer etnik gruplara da hediye eder veya onlar tarafından özel günlerde giyildiğinde bunu birlik ve dayanışma göstergesi sayarlar.
Günlük Yaşamda ve Törenlerde Kullanımı: Kırgızistan’da kalpak, günlük hayatta özellikle yetişkin ve yaşlı erkeklerin başından eksik olmazken, bazı gençler de milli kimlik vurgusu olarak takar. Kırgız toplumu, kalpağı doğum, düğün, cenaze ve bayram gibi hayatın mühim dönemeçlerinde mutlaka kullanır. Örneğin bir Kırgız düğününde, damat geleneksel kıyafetinin tamamlayıcısı olarak nakışlı bir ak kalpak giyer. Yeni doğan bebekler veya sünnet olan çocuklar için de kalpak özel bir anlam taşır; çocuğa ilk kalpağını giydirmek, onun erkekliğe atılan ilk adımı sayılır. Cenaze törenlerinde dahi Kırgız erkekleri saygı gereği kalpaklarını takarlar; atalarının ruhuna duydukları hürmeti bu şekilde gösterirler. Kırgızların inancına göre kalpak yere düşmemelidir, çünkü düşmesi uğursuzluk getirir ve ölmüş ataların ruhunu rahatsız eder. Bu yüzden kalpak çıkarıldığında bile yüksekçe bir yere (örn. duvardaki askıya) asılır. Hatta “Kalpak asla yere konmaz” şeklinde yaygın bir söz vardır. Tüm bu uygulamalar, kalpağın Kırgız yaşam döngüsündeki vazgeçilmezliğini gösterir.
Kalpak Günü ve Milli Sembol Oluşu: Kırgızistan, kalpağın milli kimlikteki yerini resmî olarak tanıyan ilk ülkelerden biridir. 2011 yılından beri her yıl 5 Mart “Ak Kalpak Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu özel günde ülke genelinde herkes işine, okuluna kalpaklarıyla gider; sokaklar adeta beyaz keçe denizine döner. Örneğin 2018 yılındaki kutlamalarda Bişkek’in merkez meydanında binlerce kişi kalpaklarıyla toplanmış; havaalanı çalışanlarından üniversite öğrencilerine dek herkes milli başlığını gururla taşıdığı bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Bu kutlama, Kırgız halkının kalpağa verdiği değerin ve onu genç nesillere aktarma arzusunun bir göstergesidir. 5 Mart günü ayrıca Kırgızistan’da resmi tatil olmamakla birlikte kültürel etkinliklerle dolu bir gündür; okullarda kalpakla ilgili kompozisyon yarışmaları, geleneksel kıyafet defileleri düzenlenir. UNESCO da Kırgız kalpağının kültürel önemini tescillemiştir: “Ak-kalpak zanaatkârlığı” 2019’da UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınmıştır. Bu listeleme, kalpağın yapımında kullanılan geleneksel bilgi ve becerilerin korunması açısından büyük bir adımdır. Kalpağın UNESCO kayıtlarında “derin manevi anlamlar taşıyan geleneksel erkek şapkası” olarak tanımlanması, küresel ölçekte de ne kadar özel bulunduğunu gösterir. Nitekim UNESCO açıklamasında kalpağın 80’den fazla farklı türü olduğundan ve her birinin kendine has motifleriyle ayrı bir hikâye anlattığından bahsedilir. Kalpağı el emeğiyle üreten ustaların bilgisi nesilden nesile aktarılır; Kırgız kadın zanaatkârlar keçe üretimi, kesimi, dikimi ve nakışı gençlere öğretmeye devam eder. 2013 yılında Kırgızistan genelinde “Atadan Oğula” adlı bir proje ile geleneksel kalpak yapımı atölyeleri düzenlenmiş, bu sayede unutulmaya yüz tutan motifler derlenip sergilenmiştir.
Desenler ve Renklerin Anlamı: Kırgız kalpakları çoğunlukla beyaz keçe üzerine siyah işlemelerle süslenir. Beyaz renk, temizliği ve asaleti temsil ederken; siyah işlemeler ise yer ile göğü buluşturan motifleri vurgular. Kalpak üzerindeki her bir motif stilize edilerek doğadan alınmıştır: koç boynuzu, yaprak, dağ lalesi gibi şekiller en yaygın desenlerdendir. Kimi kalpaklarda kenar şeritleri siyah deri veya kumaşla biye yapılır ki bu da kalpağın ömrünü uzatır ve estetik bir çerçeve oluşturur. Bazı özel tören kalpakları tamamen düz beyaz bırakılır – özellikle Kırgız düğünlerinde damat düz beyaz bir ak kalpak takabilir, bu onun yeni bir başlangıca adım atmasını ve saflığı simgeler. Kalpağın tepesinde bazen ufak bir püskül (chachak) bulunur; Kırgız inancına göre bu püskül ataların ruhunu temsil eder ve taktıkça onları yanında taşır. Hatta kalpakla ilgili Kırgız sözlü kültüründe, “Kalpağına bak, sahibini tanı” denilir; gerçekten de bir kişinin kalpağının modeli ve motifleri, onun ait olduğu bölgeyi ve yaşını ele verebilir. Örneğin, genç bir Kırgız erkeği genelde daha yeni ve küçük boy bir kalpak giyerken; yaşlılar geniş kenarlı, yüksekçe kalpaklar takar. Bu farklılıklar toplumsal hiyerarşiyi ve yaş saygınlığını yansıtır.
Kırgız Atasözleri ve Deyimlerinde Kalpak: Kalpağın Kırgız dilindeki ve atasözlerindeki yeri de oldukça derindir. Kaşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda yazdığı Dîvânu Lugâti't-Türk sözlüğünde bile kalpakla ilgili atasözlerine yer verilmiştir. Örneğin Kırgızlar “Kalpak uça, baş ayağıyla” gibi ifadeler kullanır; bu söz kalpağın bir insanın varlığıyla anlam kazandığını anlatır (kelime anlamıyla: “Baş olmadan kalpak durmaz”). Yine “Kalpağın altındaki baş kıymetli olur” şeklindeki deyim, kalpağın taşıdığı başın değerini ortaya koyduğunu vurgular. En meşhur Kırgız deyimlerinden biri ise “Kalpak – namıs” (Kalpak onurdur) sözüdür; bu, bir Kırgız erkeği için kalpağın namusu demek olduğunu açıkça dile getirir. Gerçekten de Kırgız kültüründe bir erkeğin kalpağını başkasına vermesi düşünülemez; hatta şaka yollu bile olsa birinin kalpağını almak saygısızlık kabul edilir. Bu yönüyle kalpak, Kırgız halkının milli onurunun bir parçasıdır.
Kırgız kalpağı, bugünkü modern dünyada da yaşamaya devam ediyor. Bişkek sokaklarında takım elbiseli gençlerin başında ak kalpak görmek mümkün olduğu gibi, Kırgızistan dışında yaşayan diaspora mensupları da kültürel etkinliklerde kalpak giymeyi ihmal etmiyor. 5 Mart Ak Kalpak Günü’nün UNESCO listesine alınmasıyla uluslararası tanınırlığı artan bu geleneksel başlık, Kırgız modacılar tarafından da yeniden keşfediliyor. Son yıllarda Kırgız tasarımcılar, klasik ak kalpağın üzerine renkli çağdaş motifler işleyerek genç kuşağın beğenisine sunmaya başladılar. Hatta ak kalpak figürü tişörtlere, takılara bile ilham veriyor. Tüm bunlar, atalarımızdan miras kalan bu değerin geleceğe taşınacağının göstergesi. Kırgızlar için kalpak, dünü bugüne bağlayan, dedelerinin ruhunu yeni nesillerin yüreğine konuk eden yaşayan bir miras adeta.
Alt metin: Kırgızistan’da geleneksel ak kalpak giyen yaşlı bir Kırgız adam. Kalpağın beyaz keçe ve siyah desenli yapısı, Kırgız kültürünün simgesi haline gelmiştir.
Kazak Kültüründe Kalpak ve Börk
Kazak bozkırında yüzyıllar boyunca şekillenen geleneksel kıyafetlerin en önemli parçalarından biri, çeşitli başlıklardır. Uçsuz bucaksız Kazak bozkır yaşamında baş giyiminin rolü, hem işlevsel hem toplumsal açıdan çok büyüktür. Yazın kavurucu sıcak, kışın dondurucu soğuk yaşanan Kazak coğrafyasında, doğru bir başlık giymek hayatî öneme sahip olmuştur. Bunun ötesinde, Kazak kültüründe bir kişinin başlığının türü onun yaşını, sosyal statüsünü ve hatta hangi bölgede veya toplulukta yetiştiğini belli ederdi.
Kazak Kalpakları ve Börkleri: Kazak erkeklerinin geleneksel başlıkları arasında kalpak, börk (börik) ve tımaq gibi çeşitli tipler bulunur. Kazak kalpağı (Kazakça: qalpaq), Kırgızlardakine benzer şekilde keçeden yapılan, yukarıya doğru sivri ve kenarları kıvrık bir bahar/yaz şapkasıdır. İnce beyaz keçeden yapılan Kazak kalpağının kenarları geniş ve yukarı doğru kıvrılarak hafif bir gölgelik oluşturur. Genelde kenarları siyah veya kırmızı şeritle biçilmiştir ve üzerinde sarı veya mavi gibi kontrast renkte geleneksel Kazak motifli nakışlar bulunur. Kırgız ak kalpağıyla arasındaki fark, Kazak kalpağının bazen biraz daha alçak ve geniş olabilmesi ve süsleme motiflerinde farklılıklar olmasıdır. Ayrıca Kazaklar kalpağı daha çok ilkbahar ve yaz aylarında tercih ederken, kışın kalpağın yerini kürklü başlıklar alır. Bu noktada börk devreye girer. Börik adı verilen Kazak börkü, kenarı kürk ile çevrili, sıcak tutan yuvarlak bir başlıktır. Börkün tepesi genellikle kumaş veya deriden yapılır, çevresine sansar, tilki, kuzu gibi hayvan postlarından elde edilen kalın bir kürk şerit geçirilir. Kazak erkekleri kış aylarında tilki börik (tilki kürklü börk), kamşat börik (kunduz kürklü börk) gibi isimlerle anılan farklı börk türlerini giyerlerdi. Börkler yalnızca erkeklerce değil, kadınlar ve çocuklarca da giyilebilirdi; ancak süslemeleri ve tarzları cinsiyete göre değişirdi. Mesela genç kızlar için hazırlanmış bir borik, tüyler ve boncuklarla daha süslü olabilirken; erkeklerinki daha sade ve maskülendi.
Kazakların bir diğer meşhur kışlık başlığı **“tımaq”**tır. Tımaq, tüm kafa ve kulakları kapatan, enseyi de koruyan özel kesimli bir kürk şapkadır. Sert kış şartlarında at sırtında avlanırken veya sürü güderken tımaq vazgeçilmezdir; bazı tımaqların üstü kumaş kaplı olup içi koyun postuyla astarlanır, yanlarında kulakları örten uzun parçaları bulunur. Tımaq sözcüğü Kazakça’da hem bu kürklü şapkayı, hem de avcı kuşların gözüne takılan başlığı ifade eder – ilginçtir ki ikisinin aynı kelimeyle anılması, avcılık geleneğindeki önemini gösterir. Kazak av kültüründe de börk ve tımaq önemli yer tutar. Özellikle kartal ile avlanan ünlü Kazak berkutçi’lerin (kartal avcıları) giydikleri şapka genellikle yanları sarkan tilki kürkünden yapılma bir tımaqtır. Bu şapkalar hem avcının sert rüzgâra, tipiye karşı korunmasını sağlar, hem de kürk üzerindeki süslemeler av geleneğinin parçası olarak estetik bir görünüm katar.
Alt metin: Kazak bozkırında kartallarla avcılık yapan geleneksel “berkutçi”ler (kartal avcıları). Erkekler, soğuktan korunmak için çevresi tilki kürkü ile kaplı Kazak börkü (böriği) ve geleneksel kıyafetlerini giyiyor.
Kazak Törenlerinde Baş Giyimi: Kazak kültüründe Nauryz (Nevruz) gibi büyük bayramlarda ve milli kutlamalarda, halk en güzel geleneksel giysilerini kuşanır. Bu özel günlerde erkekler kadife işlemeli ceketlerinin üzerine mutlaka bir kalpak veya börk takarlar. Nauryz kutlamalarında kımız içme töreninden tutun da at yarışlarına kadar her etkinlikte, geleneksel başlıkların gururla taşındığı görülür. Düğünlerde, damadın giysisi çoğunlukla işlemeli bir cepken ve başında gösterişli bir kalpak olur. Kazak düğünlerinde gelin, uzun tepeli süslü başlık saukele giyerken damat da genellikle beyaz keçe veya kaliteli kumaştan yapılmış bir kalpakla eşlik eder. Eski zamanlarda damadın kızıl renkte şatafatlı bir ceket (don) ve beyaz telpek/börk giydiği rivayet edilir. Bu kombinasyon, damadın gençliğini (beyaz telpek) ve damadın aileye katacağı canlılığı (kırmızı ceket) simgelerdi. Avcılık ve spor şölenlerinde de başlıkların ayrı bir önemi vardır. Örneğin, geleneksel Kazak güreşçiler (kures güreşçileri) müsabaka öncesi kalpaklarıyla mindere gelir, başlayınca kalpaklarını çıkarıp kenara koyarlar; güreş bitiminde tekrar giyerek seyirciyi selamlarlar. Bu, sporda bile kalpağın bir onur nişanı gibi görülmesinden kaynaklanır. Yine kokpar (oğlak kapmaca) gibi ata sporlarında, yarışmacılar genellikle kalpak veya hafif börk ile yarışır; oyun esnasında birinin kalpağı düşecek olursa, seyirciler arasında bir uğultu olur çünkü bu küçük bir talihsizlik sayılır.
Modern Kazakistan’da Kalpak ve Milli Kimlik: Sovyetler Birliği döneminde Kazak geleneksel kıyafetleri ve başlıkları günlük hayattan büyük ölçüde çekilmiş, daha çok kırsal bölgelerde yaşatılır hale gelmişti. Ancak bağımsızlık sonrasında Kazakistan’da milli değerlerin yeniden canlanmasıyla kalpak ve börk de görünürlük kazandı. Son yıllarda özellikle genç kuşakta geleneksel Kazak başlıklarına karşı bir ilgi yükseliyor. Astana ve Almatı gibi büyük şehirlerde moda tasarımcıları, kalpak ve börkleri modern giysilerle harmanlayan kreasyonlar sunmaya başladılar. 2025 yılında Kazakistan basınında çıkan bir habere göre, Kazak geleneksel başlıkları gençler arasında yeniden popülerleşiyor; kültürel miras modern tasarımla buluşuyor. Parlak renklerde stilize edilmiş kalpaklar ve kürk şeritli şapkalar adeta bir moda ifadesi olarak kullanılmaya başlanmış durumda. Bu yenilenmiş ilginin arkasında, gençlerin tarihlerine ve köklerine bağlı kalma arzusu yatıyor. Örneğin, üniversiteli bir grup genç “Modern Kalpak Day” adında etkinlikler düzenleyip hem kalpak takıp hem modern müzik eşliğinde dans ederek sosyal medyada fenomen oldular. Bu gibi olaylar, kalpağın sadece dedelerin hatırası olarak kalmayıp genç neslin özgün tarzında da yer bulduğunu gösteriyor. Ayrıca Kazakistan’daki resmi kurumlar da milli kıyafeti teşvik ediyor; 2010’lardan bu yana her yıl 6 Temmuz’da “Ulusal Kıyafet Günü” yapılarak halkın geleneksel giysilerle sokağa çıkması özendiriliyor, bu vesileyle kalpak ve börk de giyiliyor.
Kazak toplumunda başlıklara dair bazı inanç ve ritüeller de ortak kültürel bellekte yaşamaya devam ediyor. Örneğin, bir çocuğun ilk adımını attığı tılsım töreninde çocuğun başına küçük bir takke (takiya) veya minyatür bir kalpak giydirilir; bu, çocuğun uğuruyla büyümesini dilemenin bir yoludur. Yine yeni ev alan bir Kazak aile, evi korusun diye kapıya eski bir börk asabilir – kötü ruhların eve girmesini engellediğine inanılır. Her ne kadar modern çağda bu tür inanışlar seyrekleşse de, bazı bölgelerde hâlâ uygulanır. Kazak halk edebiyatında kalpak imgesi de yer bulmuştur. Manzum halk destanlarında yiğitler “yeleği sırtında, kalpağı başında” tasvir edilir; bu betimleme, başlığın yiğidin ayrılmaz parçası olduğunu anlatır. Ünlü Kazak şairi Mağcan Cumabay’ın “Alım basında qalpağı, kolında qılışı” (Başında kalpağı, elinde kılıcı) dizeleri, özgürlük mücadelesi veren Kazak gençlerini simgeler. Bu ve benzeri örnekler, kalpak ve börkün Kazak kültüründe ne denli güçlü semboller haline geldiğinin altını çizmektedir.
Türkmen Kültüründe Börk (Telpek)
Türkmen kültürüne geldiğimizde, karşımıza biraz farklı fakat aynı derecede etkileyici bir başlık geleneği çıkar: Türkmen börkü, yaygın adıyla “telpek”. Telpek, büyük boyutu ve kabarık görünümüyle diğer Türk topluluklarının başlıklarından ayrılır. Genellikle beyaz koyun postundan yapılan bu gösterişli börk, Türkmenistan’ın çöl ve step iklimine uygun şekilde tasarlanmıştır. Türkmen boyları (özellikle Teke ve Yomut boyları), telpeği yüzyıllardır hem günlük yaşamda hem de törenlerde gururla taşımıştır. Telpeğin belirgin özelliği, dış kısmının uzun tüylü koyun yününden olması, iç kısmında ise deriden yapılma bir takke bulunmasıdır. Yani telpek aslında çift katmanlı bir başlıktır: İçte yumuşak bir deri kısım kafaya oturur, dışta ise tüm kafayı ve kulakları kaplayan bol tüylü yün kısmı vardır. Bu sayede telpek giyen bir kişi, yazın kavurucu sıcağında başını serin tutan adeta bir “mikroklima” etkisi elde eder; kışın da yünün izolasyonu sayesinde sıcak kalır. Türkmenler “Telpek – küşi, gyş günü howadan galkan” (Telpek yaz günü serinlik, kış günü soğuktan kalkan) diyerek bu özelliği dile getirirler.
Göçebe Türkmenlerde Telpek ve Sosyal Statü: Geleneksel Türkmen toplumunda telpek, kişinin yaşı ve mevkiine göre farklılık gösteren bir statü sembolüydü. Genel kural olarak genç erkekler daha açık renkli, çoğunlukla beyaz veya krem rengi telpek giyerlerdi; çünkü gençliğin sembolü ak (beyaz) renkti ve yeni posttan yapılan telpekler beyaz olurdu. Delikanlı çağındaki bir Türkmen erkeği, başındaki bembeyaz telpekle hem enerjisini hem de bekâr olduğunu gösterirdi. İleri yaştaki erkekler ise çoğunlukla siyah veya koyu kahverengi yünlü telpekler tercih ederdi. Bunun nedeni, koyu renkli telpeklerin genellikle daha yaş almış koç postundan yapılması ve yaşlılığın vakarıyla özdeşleşmesiydi. Ayrıca bazı yörelerde, yas veya matem dönemindeki erkekler siyah telpek giyerdi. Telpeğin boyutu da statüyü ele verirdi: Gençlerinki biraz daha küçük ve sık tüylü olurken, yaşlıların telpekleri daha geniş ve kabarıktı. Bir Türkmen atasözü der ki “Telpegi ulynyň sözi uly” – “Telpeği büyük olanın sözü büyük olur”, yani başındaki börk ne kadar heybetliyse, o kişi o kadar saygın demektir.
Türkmen Günlük Yaşamı ve Törenlerde Börk: Telpek, Türkmen erkeğinin adeta kimliğinin parçası haline gelmiştir. Geleneksel Türkmen çadırında (ak öy) bir erkeğin telpeği, evin en güzel köşesinde asılı durur; misafir geldiğinde ev sahibi telpeğini takarak karşılar, bu bir saygı göstergesidir. Günlük yaşamda, özellikle göçebe yaşam süren veya kırsalda hayvancılıkla uğraşan Türkmenler telpeği sürekli kullanırlardı. At sırtında uzun yolculuk yapan bir çoban, telpeği sayesinde ne güneşten çarpılır ne de soğukta üşürdü. Cenaze, düğün, bayram gibi özel günlerde de telpeksiz olunmazdı. Mesela bir Türkmen düğününde damat, yöresine göre değişmekle birlikte genelde beyaz büyük bir telpek giyer. Gelin ise yüzünü örten ince bir beyaz duvakla birlikte bazen telpeğe benzeyen süslemeli bir başlık takar (ancak genellikle gelinin başlığı telpek değil, külahi denen daha küçük bir aksesuardır; telpek esas damadın simgesidir). Düğün alayında damadın arkadaşları ve akrabaları da telpekleriyle katılır, uzaktan bakan biri konvoydaki telpek sayısından düğündeki erkeklerin çokluğunu anlar. Türkmen gelinlik ve damatlıklarında telpek kullanımı, geçmişte çok yaygınken Sovyet dönemiyle azalmış; ancak son yıllarda yeniden canlandırılmaktadır. Bazı çağdaş Türkmen düğünlerinde damat Avrupaî takım elbise giyse de başına telpek takarak milli bir dokunuş katmaktadır. Bayramlarda (Örn. Kurban Bayramı, Nevruz) devlet yetkilileri bile milli kıyafet giyip telpek takarak televizyona çıkar; böylece halka örnek olunur. Özellikle Nevruz kutlamalarında Türkmen erkekleri, üzerinde halı desenleri bulunan uzun cepkenler ve kocaman ak telpeklerle halk oyunları sergilerler.
Türkmen Müzik ve Halk Danslarında Börk: Türkmen kültüründe müzik ve dans önemli yer tutar ve bu performanslarda giyilen kıyafetler oldukça renklidir. Erkek folklor ekipleri, genellikle dizlerine kadar uzanan entarilerinin üzerine kuşak sarar ve mutlaka telpek giyerler. Telpeğin dans ederken düşmemesi için içeriden çene altına bağlanan bir kayış dahi bulunabilir. Davul-zurna ekipleri ya da bakşılar (halk ozanları) da telpekli olarak sahne alır. Bu, sanatın da gelenekten kopmadığını gösteren hoş bir detaydır. Örneğin, ünlü Türkmen dutar ustası Şükür bagşı, konserlerinde her zaman siyah telpeğiyle görünür ve bu onun alametifarikası olmuştur. Halk danslarında ise telpek giymek erkek dansçıya heybetli bir duruş kazandırır; dansın bir bölümünde tüm ekip bir an telpeklerini çıkarıp sallayarak selamlama yapar, sonra tekrar giyer – bu da telpek ile yapılan geleneksel bir figürdür.
Modern Türkmenistan’da Milli Kimlik ve Telpek: Türkmenistan, Sovyetler sonrası dönemde milli kıyafet öğelerine sıkı biçimde sahip çıkan bir ülke olmuştur. Devlet dairelerinde memurlar belirli günlerde geleneksel kıyafet giyer, okullarda milli kıyafet günleri düzenlenir. Bu kapsamda telpek de ülkenin milli simgelerinden biri olarak korunmaktadır. Hatta Türkmenistan’ı ziyaret eden turistlerin dikkatini en çok çeken şeylerden biri, özellikle kırsal bölgelerde neredeyse her erkeğin başında bu kocaman şapkayı görmeleridir. Telpek, bugün Türkmen kimliğinin ve kültürünün bir sembolü haline gelmiştir. Öyle ki resmi geçit törenlerinde, bayram kortejlerinde erkekler telpekleriyle boy gösterir. 2011 yılında Aşkabat’ta düzenlenen Bağımsızlık Günü geçit töreninde yüzlerce erkeğin beyaz telpeklerle yürüdüğü bir kare gazetelerde yer almış, “Türkmen milli başlığı dünyayı büyüledi” başlığıyla sunulmuştur. Telpek yapımı halen geleneksel el sanatları ustaları tarafından sürdürülüyor; özellikle bazı aileler dededen toruna bu zanaatı devam ettiriyor. Koyun derilerinin işlenmesi zahmetli bir süreçtir: Tuzlama, kurutma, yumuşatma aşamalarından geçen postlar tamamen elde hazırlanır. Bir telpek ustası, iyi bir telpeği birkaç haftada ancak yapabilir; bu da telpeğin değerini artırır. Türkmenistan’da telpek ustalarının ve genel olarak milli kıyafet kültürünün korunması için devlet destekli programlar mevcut. Kültür Bakanlığı, telpek ve benzeri geleneksel unsurları “Maddi olmayan kültürel miras” kapsamında korumaya çalışıyor. Henüz telpek özelinde bir UNESCO başvurusu olmasa da, halı dokumacılığı gibi diğer Türkmen mirasları UNESCO listesine alınmıştır. Bu da gösteriyor ki telpek gibi unsurlar da potansiyel olarak uluslararası tanınırlığa kavuşabilir.
Son yıllarda telpek, modanın da ilgi alanına girmiş durumda. Türkmen moda tasarımcıları, telpek figürünü farklı boyutlarda ve renklerde yeniden yorumlayarak aksesuar koleksiyonlarına dahil ediyorlar. Örneğin, küçük boyutlu ve yapay kürkten yapılmış telpek şeklinde şapkalar şehirli gençler arasında trend olmaya başladı. Yurt dışında yaşayan Türkmen diasporası da kültürünü tanıtmak amacıyla etkinliklerinde telpek giyiyor. Türkiye’deki Türkmen öğrenciler, Nevruz kutlamalarında telpeklerini takarak halk oyunları sergiliyor; bu renkli görüntüler medya sayesinde geniş kitlelere ulaşıyor. Bütün bunlar, telpeğin sadece geçmişte kalmış bir etnografik obje değil, yaşayan bir kültürel miras olduğunu kanıtlıyor.
Alt metin: Türkmenistan’da sergilenen çeşitli geleneksel telpek modelleri. Beyaz tüylü olanlar gençler için, siyah ve kahverengi telpekler ise yaşlıların tercihine göre tasarlanmıştır. Büyük ve kabarık yapılarıyla telpekler, Türkmen kültürünün en dikkat çekici sembollerindendir.
Ortak Unsurlar: Orta Asya Boylarında Kalpak ve Börk
Kırgız, Kazak ve Türkmen örneklerini inceledikten sonra, Orta Asya Türk boylarının başlık kültüründe birçok ortak unsur olduğu görülüyor. Her şeyden önce kalpak ve börk, atalarımızın ortak mirasıdır. Orta Asya’daki Türk topluluklarının hemen hepsinde keçe, deri ve kürkten yapılan çeşitli başlıklar giyme geleneği vardır. İsimleri farklı olsa da (Özbek’te do’ppi, Tatar’da kalpak, Yakut’ta malakhai vb.), amaçları ve taşıdıkları anlamlar büyük benzerlik gösterir. Bu ortak mirasın bazı temel noktalarını şöyle özetleyebiliriz:
Malzeme ve İklim Uyumu: Orta Asya bozkır iklimi serttir; yazın yakıcı güneş, kışın dondurucu rüzgâr hüküm sürer. Tüm Türk toplulukları, bulundukları coğrafyaya uyum sağlamak için keçe, yün, deri ve kürk gibi doğal malzemeleri kullanarak başlıklar geliştirmiştir. Keçe, koyun yününden yapıldığından hem hafif hem nefes alabilen bir malzemedir; bu sayede kalpaklar yazın terletmez, gölge sağlar. Kürk ve deri ise kışın mükemmel izolasyon sağlar; börk ve telpekler soğuk rüzgârı kesip vücut ısısını korur. Bu malzemeler her yerde bulunabildiği için, atalarımız “doğadan giyinmeyi” bilmişlerdir. Ayrıca başlıkların portatif ve dayanıklı olması göçebe yaşam için kritikti – kalpaklar giyilmediği zaman düzleştirilip katlanabilir özelliktedir, böylece eyer çantasına sığıverir. Kürklü başlıklar da yuvarlak yapısıyla eşyalar arasında kolay taşınabilir.
İşlevsellik ve Koruyuculuk: Kalpak ve börk, sadece süs için değil, koruyucu birer ekipman olarak da görülürdü. Bir Kazak atasözü “Baş kiimsiz erkek, kılıçsız alp gibi” der – yani başlıksız erkek, kılıçsız kahraman gibidir, korumasızdır. Savaş zamanında kalpak veya börk, ince de olsa bir koruma sağlar, hatta bazı savaşçı börklerinin içine metal plakalar konularak miğfer işlevi gördüğü bilinir. Avcılıkta ise başlığın rengi ve şekli önem kazanır; mesela Kazak avcıları kışın beyaz tımaq giyerek karda kamufle olurlar, yazın yeşil tonlarda börk takarak bozkıra uyum sağlarlardı. Ayrıca başlıklara bazen tüylü süsler eklenirdi – bu, hem statü göstergesi hem de düşmanı şaşırtmak için yapılan bir uygulamaydı (örneğin, Kırgız savaşçılarının kalpaklarına kartal tüyü taktığı rivayet edilir). Günlük hayatta da börk, başı darbelere veya düşmelere karşı bir parça korurdu. At sürerken düşen birinin başındaki kalın telpek, darbeyi yumuşatarak belki de hayatını kurtarabilirdi.
Başa Verilen Değer ve Ailevi Anlam: Orta Asya Türk kültürlerinde başlıklar aile içinde önemli bir yere sahipti. Genç bir erkeğe ilk kalpağını babası hediye eder, bu anı ergenliğe adım töreni gibi kutsal sayardı. Kız çocukları için de benzer şekilde ilk süslü takiyelerini anneleri veya büyükanneleri hazırlar, böylece kültürel aktarım sağlanırdı. Başlıklar çoğu zaman nesilden nesile geçerdi; örneğin bir dedenin kalpağı, torunu tarafından saklanır, onunla övünülürdü. Bu durum “Atanın börkü oğula mirastır” şeklinde özetlenmiştir. Başlığın hiçbir zaman yere düşürülmemesi, üzerine basılmaması gerektiği tüm bu toplumların ortak öğüdüdür. Eğer bir başlık eskir veya yırtılırsa, saygı gereği yakılarak yok edilir, kesinlikle çöpe atılmazdı – çünkü baş ile özdeş görülürdü. Hatta Anadolu’da dahi benzer bir anlayış vardır: Yeni bir fes giyerken “Allah utandırmasın” denir, yani başın dik olsun dileğiyle.
Ortak Semboller ve Motifler: Kalpak ve börklerde kullanılan motifler incelendiğinde, Orta Asya Türk boylarının ortak simgeleri göze çarpar. Koç boynuzu motifi, hemen her Türk toplumunda bereket ve güç simgesidir ve başlıklarda sık kullanılır. Su dalgası motifi, yaşam kaynağını temsil eder; bu da pek çok kalpakta bordür süslemesi olarak görülür. Ayrıca kırmızı renk uğur ve koruma için önemli olduğundan, Kırgız, Kazak, Türkmen fark etmeksizin pek çok başlığın kenarında veya iç astarında kırmızıya yer verilir. Bir başka ortak yön, İslamiyet sonrası dönemde başlıklara işlenen ayet ve dualardır: Özellikle 19. yüzyılda bazı Kazak ve Kırgız kalpaklarının iç astarına koruyucu dualar işlendiği bilinir. Bu uygulama, başı her türlü beladan koruma inancıyla yapılırdı ki bölgeler arası benzerliği dikkat çeker.
Atalar Vurgusu: Kalpak ve börk, tüm bu toplumlar için ataların mirası olmanın ötesinde, ataları sembolik olarak da temsil eder. Bir Kırgız, “kalpağımda babamın ruhu var” diyerek bunu ifade ederken; bir Türkmen, dedesinden kalan telpeği giymeyi gurur sayar. Kazaklarda ise “Ecdadımın kalpağı başımda” sözü, geçmişle bağın kopmadığını anlatır. Türk destanlarında kahramanlar ölüm döşeğinde başlıklarını oğullarına verirler ve “onu şerefle taşı” derler – bu, kanla birlikte kültürün de aktarıldığına işarettir. Türk boyları arasında ortak bir sembol olarak kalpak, bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinde de kullanılmıştır. Örneğin Rus Çarlığı’na karşı Orta Asya’da isyan eden pek çok lider, kalpaklarıyla özdeşleşmiştir; hatta Sovyet döneminde kalpak ve börk giymek milliyetçiliğin bir göstergesi sayılarak zaman zaman yasaklanmıştır. Bu durum, farklı coğrafyalardaki Türklerin bile başlık üzerinden ortak bir direniş ve kimlik mesajı verebildiğini gösterir. Yakın tarihimizde Türkiye’de Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk ve silah arkadaşlarının kalpak giymesi de yine tüm Türk dünyasına ilham olan bir görüntüdür – kalpak, burada da bağımsızlık ateşini simgeleyen bir milli imge haline gelmiştir.
Özetle, Orta Asya’daki Türk boylarının kalpak ve börk kültürü, malzemeden sembollere, inanışlardan kullanım alanlarına dek birbirine paralel özellikler taşır. Bu, onların ortak bir tarihi ve kültürel kökten beslenmelerinin doğal sonucudur. Boylar ayrı düşmüş olsa da kalpağın anlamı, börkün saygınlığı hepsinde aynıdır. Bu ortak miras, günümüzde Türk dünyasının farklı köşelerindeki insanları birbirine yakınlaştıran bir kültür köprüsüdür. Türkmenistan’da telpek giyen birini gören Kazak, onu yadırgamaz aksine bir aşinalık hisseder; Kırgız’ın kalpağı, Anadolu Türkünün gönlünde bir sıcaklık uyandırır. Çünkü başımızdaki bu miras, hepimizin ortak hazinesidir.
Kalpak ve Börkün Sembolik Anlamları
Kalpak ve börk, somut birer giysi olmanın ötesinde, Türk kültürlerinde pek çok soyut değerin sembolü olarak görülmüştür. Yüzyıllar boyunca bu başlıklar onurdan erkekliğe, bağımsızlıktan bilgelik ve saygınlığa kadar çeşitli anlamlarla yüklendi. Modern zamanlara gelindiğinde bile bu sembolik değerler önemini korumakta, hatta yeniden yorumlanmaktadır.
Onur ve Namus Sembolü: Kalpak ve börk, özellikle erkekler için onurun ve namusun temsilcisi sayılır. “Baş açık gezmek” geçmişte sadece yas veya matem durumlarında görülen bir hâl idi; zira normalde bir erkeğin başının açık olması, başında taşıyacağı bir onuru kalmadığı şeklinde yorumlanabilirdi. Kırgızların “kalpak namustur” deyişi bu bakımdan oldukça açıktır – kalpak, erkeğin namusudur, onurudur. Bu yüzden yere düşmemesi, başkası tarafından alınmaması gerekir. Eğer birinin kalpağını zorla almak (başından düşürmek) gibi bir durum olursa, bu bir kavga sebebi bile olabilirdi. Orta Asya’da, tarihte, bir erkeğin kalpağını çiğnemek en ağır hakaretlerden sayılmıştır. Hatta rivayet edilir ki, 19. yüzyılda bir Kazak beyi, rakip kabileden birinin börkünü atından atlayıp alarak yere atmış, bu olay iki kabile arasında kan davasına dönüşmüştür. Böylesine uç örnekler, başlığın şeref ve haysiyetle özdeşleştirildiğini gösterir. Kadim Türk toplumunda “başı eğilmek” boyun eğmeyi, esareti ifade ederken; başı dik tutan, kalpağını gururla taşıyan kişi hür ve onurludur. Bu nedenle istiklâl mücadelelerinde kalpak, bir nevi özgürlük ve direnç simgesi olmuştur. Türkiye özelinde de Kurtuluş Savaşı döneminde Atatürk’ün sıklıkla kalpak giymesi, kalpağı milli mücadelenin ikonik simgelerinden biri haline getirmiştir – o kalpak, milletin onurunu ve özgürlüğe baş koymuşluğunu temsil etmiştir.
Erkeklik ve Yetişkinlik Sembolü: Kalpak, Türk kültürlerinde aynı zamanda erkekliğin ve yetişkinliğe geçişin bir sembolüdür. Oğlan çocukları belli bir yaşa gelene kadar genelde küçük takke veya hafif başlıklar takar, ancak ergenliğe adım attığında ilk gerçek kalpağı/börkü başına konur. Bu ritüel, erkek çocuğun artık sorumluluk almaya hazır bir delikanlı olduğunu simgeler. Kırgız ve Kazak toplumlarında “kalpagını giydi” sözü, delikanlı oldu anlamına gelir. Türkmenlerde de benzer biçimde, bıyığı terleyen gence ilk telpeği giydirilir ve bu olay küçük bir törenle kutlanırdı. Erkeklik sembolü olması sebebiyle, kadınların kalpak giymesi tarihi olarak pek görülmez; her ne kadar bazı kültürlerde kadınlar da kürklü şapka giyse de, “kalpak” daha maskülen bir çağrışıma sahiptir. Bu durum halk inanışlarına da yansımıştır: Örneğin bir Anadolu inanışına göre, eğer bir kadın yanlışlıkla erkek kalpağını kafasına takarsa, o evin içine “erkek kavgası” girer – bu, belki de eski cinsiyet rollerinin bir yansımasıdır. Bugün elbette kadınlar da isterlerse kalpak giymektedir, ancak geleneksel anlam dünyasında kalpak erkeğe atfedilmiştir.
Bilgelik ve Saygınlık Sembolü: Orta Asya’da ak sakallı, yaşlı ve bilge kişiler her zaman başlarında bir başlıkla tasvir edilir. Hatta onlara saygı ifadesi olarak “börk aly hatun” (börklü hanımefendi) veya “kalpaklı baba” gibi takma adlar verilir. Bu, kalpak ve börkün bilgelikle özdeşleştirilmesinin sonucudur. Bilge bir kişinin başının açık olmaması gerekir; çünkü o, toplumun akıl hocasıdır ve her daim vakarını korumalıdır. Dede Korkut hikâyelerinde Dede Korkut’un “börklü, ak sakallı” olarak betimlenmesi boşuna değildir – o, Oğuz’un aksakallısı, bilgesidir. Yine Manas Destanı’nda Kırgız kahramanı Manas’ın yanında yer alan bilge Bakay, kocaman ak kalpağı ile anılır. Bu figürler, başlarındaki başlıkla saygınlık kazanır. Bugün dahi Orta Asya’da yaşlılar arasında şöyle bir söz vardır: “Kalpak ağırtar” – yani “kalpak ağartır”. Mecazen, insan yaşlandıkça kalpağının rengi (yani onun statüsü) ağırlaşır; beyazlaşır. Türkmenlerde gençlerin beyaz, yaşlıların siyah telpek giymesi bunun farklı bir yorumudur. Kırgızlar ise yaşlılara “ak kalpaklılar” der; bu, yaşlıların bilge kişiler olduğunu vurgular. Bu yönüyle kalpak ve börk, bilgeliğin ve toplumsal saygınlığın sembolü olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Bir ortamda börklü, kalpaklı bir büyüğün varlığı, oradaki herkese güven ve ciddiyet telkin eder. Nitekim bir Kazak atasözü, “Kalpaklı kısının sözü – altın” (Kalpaklı kişinin sözü altındır) diyerek, saygın insanların lafının değerli olduğunu belirtir.
Uğur ve Uğursuzluk İnanışları: Kalpak ve börk etrafında şekillenen birtakım batıl veya yarı-dinsel inanışlar da vardır. En yaygını, daha önce birkaç kez değindiğimiz gibi, başlığın yere düşmesinin uğursuzluk sayılmasıdır. Kazak kültüründe bir şapkanın düşmesi, yakın zamanda kötü bir haber alınacağına yorulur. Eğer yanlışlıkla düşmüşse, hemen üç kez üzerine üflenip Allah’tan hayır dilenir. Kırgızlar da benzer şekilde kalpağın düşmesini “keptersizlik” (uğursuzluk) kabul eder ve düştüyse alıp alnına götürerek öper, sonra tekrar giyerler – bu hareketle nazarın gittiğine inanılır. Bir başka inanış, başlık değiştirme ile ilgilidir: İki kişi birbirinin kalpağını değiş tokuş ederse aralarında kavga çıkacağı söylenir. Bu yüzden şakalaşırken bile kimse kimsenin kalpağını giymez. Ayrıca Orta Asya Türkleri arasında, evde uzun süre asılı kalan boş bir kalpağın içinin para ile doldurulmasının bereket getireceğine dair inanışlar da mevcuttur (baş dolu olacağı için, haneye bolluk gelir derler). Bazı yörelerde de genç kızlar, evlenmek istedikleri gencin kalpağını gizlice alıp kısa bir süre takarlarsa o gencin aklını çeleceklerine inanırlarmış – bu da sevimli bir efsanevi inanıştır.
Bağımsızlık ve Milli Kimlik Sembolü: Kalpak ve börkün belki de en önemli sembolik anlamlarından biri, milli kimliği ve bağımsızlığı temsil etmesidir. Orta Asya halkları Rus İmparatorluğu ve Sovyet dönemi boyunca milli kimliklerini korumak için geleneklerine sıkı sıkıya tutundular. Bu dönemde kalpak giymek bir nevi pasif direniş göstergesiydi. Sovyetler, herkese tek tip şapka giydirmeye çalışsa da özellikle kırsalda halk kalpağından vazgeçmedi. Bu direnç, bağımsızlık sonrası meyvesini verdi ve kalpak yeniden baş tacı edildi. Kırgızistan’ın ak kalpağı UNESCO’ya tescil ettirmesi, Türkmenlerin telpeklerini resmi tören kıyafeti yapması, Kazakistan’da Nauryz gibi bayramlarda kalpaklıların geçitler düzenlemesi – tüm bunlar kalpak ve börkün milli gurur objeleri olduğunun kanıtıdır. Kalpak; özgürlük, direniş ve kültürel aidiyeti temsil eder. Bir ulusun kendi giysisini, başlığını özgürce giyebilmesi, kültürel bağımsızlığının da göstergesidir. Türkiye’de de İstiklal Mücadelesi döneminde Kuvayı Milliye neferlerinin başındaki kalpak, sadece askeri bir giysi değil, aynı zamanda “biz Osmanlı fesi giymiyoruz, kendi milli başlığımız var” demenin bir yoluydu. Bugün fotoğraflara baktığımızda Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’dan Ankara’ya uzanan yolda hep kalpakla görürüz – bu, milletine vurgu yaptığı bir semboldü. Aynı şekilde, Kazak liderlerinin de bağımsızlık sonrası törenlerde kalpak giymesi (örneğin Nursultan Nazarbayev’in bazı Nauryz törenlerine kalpakla katıldığı bilinir) bu sembolik değerin devam ettiğini gösterir.
Modern Milli Kimlikte Canlanma: Günümüzde, kalpak ve börkün sembolik anlamları yeniden keşfedilmekte ve genç nesil tarafından sahiplenilmektedir. Eskiden belki “ihtiyar işi” veya “köyde giyilir” denilen bu başlıklar, artık şehirde de gururla takılıyor. Bu, Türk dünyasında milli kimlik bilincinin arttığının göstergesidir. Kırgız genci kalpağını taktığında dedesini yad ediyor, Kazak delikanlı börküyle fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaştığında kültürel köklerini yansıtmış oluyor. Moda sahnesinde bile kalpak temalı defileler düzenleniyor, modeller podyuma modernize edilmiş kalpaklarla çıkıyor. Tüm bunlar, kalpak ve börkün sadece müzelik eşyalar değil, yaşayan semboller olduğunu bizlere anlatıyor. Bugün bir Orta Asya şehrinde kalpaklı bir dedeyle selfie çeken turistler görmek mümkün – çünkü o dedenin asaletini başındaki kalpak tamamlıyor. Yine diaspora topluluklarında, milli bayramlarda kalpaklı-börklü gençler görmek, bu geleneğin yaşadığının en güzel kanıtı.
Özetle, kalpak ve börk; onurun, erkekliğin, bilgelik ve saygınlığın, uğur ve korumanın, en nihayetinde milli kimlik ve bağımsızlığın eşsiz sembolleridir. Bu sembolik anlamlar yüzyıllar içinde şekillenmiş, bugün de değerinden bir şey yitirmemiştir. Atalarımızın mirası bu başlıkları taktığımızda, aslında onların maneviyatını ve bize bıraktıkları değerleri de taşımış oluyoruz. Bu nedenle kalpak ve börkü yaşatmak, sadece bir aksesuarı değil, koca bir kültürü yaşatmak demektir.
Orta Asya’dan Günümüze Kalpak ve Börkün Modern Yorumu
yüzyılda küreselleşmenin etkisiyle giyim-kuşam alışkanlıkları değişse de, geleneksel unsurların modernize edilerek tekrar popüler hale gelmesi dikkat çekici bir trend. Kalpak ve börk de bu akımdan nasibini almış durumda. Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan geniş coğrafyada, bu başlıkların modern yorumlarıyla karşılaşıyoruz.
Türkiye’de Kalpak ve Börkün Yeniden Yükselişi: Türkiye’de kalpak denince akla hemen Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yılları gelse de, son dönemde özellikle Türk dünyasına artan ilgi ve tarihi dizilerin popülaritesi ile kalpak ve börk yeniden gündeme geldi. TRT’nin yayınladığı Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman gibi dizilerde Oğuzların deri börkleri ve kürklü başlıkları yoğun biçimde kullanıldı. Bu dizilerin etkisiyle Türkiye’de pek çok genç, “Alp börkü” denilen, yanları postlu börkleri günlük hayatta veya etkinliklerde giymeye başladı. Özellikle kış aylarında, modern montlarla kombinlenen bu tarz börkler İstanbul sokaklarında bile görülür oldu. Ayrıca millî bayramlarda veya kutlamalarda bazı gruplar, Mustafa Kemal’in kalpağını andıran siyah kalpaklar giyerek törenlere katılıyor. Bu bir bakıma tarihimize saygı duruşu niteliğinde. Üniversitelerde kurulan Türk Dünyası toplulukları da Nevruz kutlamalarında veya özel günlerde kalpak-börk takarak kültürel farkındalık oluşturuyorlar. Yani Türkiye’de yavaş da olsa bir kalpak-börk farkındalığı yeniden filizleniyor denebilir.
Moda Tasarımlarında Modernize Kullanımlar: Yüksek moda dünyası da etnik esintileri severek kullanıyor. Son yıllarda Orta Asya motifleri dünya modasında trend haline gelince, kalpak ve börk figürleri de koleksiyonlarda yer almaya başladı. Örneğin ünlü bir İtalyan moda evi, 2022 sonbahar koleksiyonunda modellere modern tasarımlı kalpaklar giydirdi – bu kalpaklar geleneksel formu koruyor ama metalik kumaşlardan, parlak renklerde üretilmişti. Orta Asya’lı tasarımcılar da kendi miraslarını dünyaya tanıtmaya hevesli. Kazakistanlı bir tasarımcı, New York Moda Haftası’nda kürk börkleri neon renklerle buluşturduğu sıra dışı tasarımlar sergiledi ve moda eleştirmenlerinden tam not aldı. Kırgız modacılar, ak kalpağın minimalistik çizgilerini günlük giyime uygulayarak örneğin kalpak formlu kapüşonlu sweatshirt’ler tasarladı. Bu parçalar gençler arasında oldukça revaçta. Türkmen tasarımcılar ise telpeği aksesuar olarak kullanmayı tercih ediyor; mesela büyük boy tüylü telpek şeklinde el çantaları veya şapka şeklinde tasarlanan kışlık kapüşonlar gibi yaratıcı fikirlerle telpek ruhunu yaşatıyorlar. Tüm bunlar gösteriyor ki, kalpak ve börk modern tasarımlarla global moda sahnesine çıkmış durumda.
Diaspora Topluluklarında Geleneksel Kalpak Kullanımı: Orta Asya kökenli insanların göç ettiği ülkelerde de kalpak ve börk kültürü canlı tutuluyor. Örneğin, Türkiye’de yaşayan Kırgız ve Kazak toplulukları her yıl Nevruz Bayramı kutlamalarında veya kültür festivallerinde milli kıyafetlerini sergiliyorlar; bu etkinliklerde kalpaklı gençler, börklü amcalar görmek mümkün. Keza Avrupa ülkelerindeki Türk diasporası da benzer şekilde, düzenledikleri etkinliklerde bu başlıkları takarak hem memleket hasretini gideriyor hem bulundukları toplumlara kültürlerini tanıtıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan bir grup Kırgız genci, 5 Mart Ak Kalpak Günü’nde Times Meydanı’nda kalpaklarıyla bir araya gelerek medya ilgisini çekmiş ve kendi kültürlerini gururla anlatmışlardı. Yine Japonya’da okuyan bazı Türkmen öğrenciler, uluslararası bir kültür fuarında telpek giyerek performans sergilemişler ve fuarın ilgi odağı olmuşlardı. Bu örnekler, kalpak ve börkün diaspora için de bir kimlik göstergesi olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Yeni nesiller belki ata yurtlarından uzakta büyüyorlar ama dedelerinin kalpağını takarak köklerine bağlılıklarını ifade ediyorlar.
DeriSitesi Ürünlerinde Kültürel Bağ: Günümüzün global pazarında bazı markalar da geleneksel başlıkları modern tüketiciyle buluşturma misyonunu üstlenmiş durumda. Örneğin Türkiye merkezli DeriSitesi, geleneksel Türk başlıklarından esinlenen modern tasarım şapkalar üretiyor. Kırgız kalpağı, Kazak börkü ve Türkmen telpeğinden ilham alınarak tasarlanmış çeşitli deri şapka modelleri, hem otantik hem çağdaş bir tarz sunuyor. Bu ürünlerde kültürel motifler ince el işçiliğiyle deriye işleniyor; böylece bir kalpak modeline sahip deri şapka giyen müşteri, hem kaliteli bir aksesuara hem de bir kültür parçasına sahip olmuş oluyor. DeriSitesi tasarımcıları, Orta Asya esintili bu modellerde keçe yerine ince işlenmiş deri kullanarak dayanıklılığı artırıyor, iç astarlarda ise modern kumaşlar sayesinde konfor sağlıyorlar. Örneğin, Kırgız esintili deri kalpak modelinde beyaz derinin üzerine siyah geleneksel nakış desenleri el ile işlenmiş; Türkmen tarzı deri börk modelinde ise gerçek kuzu kürkü detayı ile orijinal telpeğin hissiyatı yakalanmış durumda. Bu tür ürünler, geleneksel ile moderni buluşturması sebebiyle hem gençlerden hem koleksiyonerlerden ilgi görüyor. Günlük hayatta kot ceketinizle bile kombinleyebileceğiniz bu kültürel şapkalar, modaya atalarımızın ruhunu katıyor.
Gelenekten Geleceğe: Modern dünyada kalpak ve börk kullanımının artması, belki de bir kimlik arayışının veya köklere dönüş eğiliminin yansıması. Teknolojinin ve küresel kültürün hüküm sürdüğü çağımızda, insanlar özgün ve anlamlı olanı arıyorlar. Bir kalpak takmak, sadece şık görünmek değil; aynı zamanda binlerce yıllık bir hikâyeyi başında taşımak demek. Bu hissiyat, birçok genci cezbediyor. Moda blogger’ları ve influencerlar da zaman zaman geleneksel parçalara yer vererek takipçilerine ilham oluyor. Örneğin Instagram’da kalpaklı fotoğraflar paylaşan gençlerin altına “atalarımızın stiline saygı” gibi notlar düşmesi sıkça rastlanan bir durum. Böylece sosyal medyada da küçük de olsa bir kalpak akımı oluşuyor.
Özetle, Orta Asya’dan günümüze kalpak ve börk, farklı formlarda yaşamaya devam ediyor. Kimi zaman sahnede bir tasarım şapkanın esin kaynağı, kimi zaman sokakta bir gencin stil aksesuarı, kimi zaman da bir markanın kültürel ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bu modern yorumlar, özünden kopmadan yenilenmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Yeter ki bizler bu mirasa sahip çıkalım ve onu yeni nesillere aktaralım. Unutmayalım, geçmişin mirası ancak bugünün ilgisiyle geleceğe taşınır.
Kültürel Miras ve UNESCO Bağlantısı
Kalpak ve börk, somut birer nesne olsalar da somut olmayan kültürel miras kavramının da parçasıdır. Yani sadece fiziki olarak var değiller; onların etrafında şekillenen zanaat, ritüel ve bilgiler de kültürel mirasın bir parçası. Bu nedenle günümüzde uluslararası kurumlar ve hükümetler, geleneksel başlık kültürünü korumak ve tanıtmak için çeşitli çalışmalar yürütüyor.
Kırgız Kalpağının UNESCO Başarısı: Kırgızistan, kalpağını dünyaya tanıtma konusunda önemli adımlar attı. 2017 yılında başlatılan girişimler sonucunda “Ak Kalpak Zanaatkârlığı: Kırgız Erkek Şapkası Yapımı ve Giyimi” adlı unsur, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınmak üzere aday gösterildi. Nihayet Aralık 2019’da bu unsur UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil edildi. Bu gelişme, Kırgız kalpağının sadece bir giysi değil; aynı zamanda toplumsal hafızanın, zanaat bilgisinin ve kültürel kimliğin bir parçası olduğunun uluslararası alanda tescili anlamına geliyordu. UNESCO’nun tanımına göre Kırgız kalpağı zanaatı, felting (keçe yapımı), kesim-dikiş, desen işleme gibi unsurları içeriyor ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir gelenek olarak yaşatılıyor. UNESCO bu geleneğin toplumdaki birleştirici rolüne de vurgu yapıyor: Ak kalpak, farklı Kırgız kabilelerini bir araya getiren, diğer etnik gruplarca giyildiğinde bile birlik ve empati sembolü olan bir başlık. UNESCO listesindeki bu ifade, kalpağın toplumsal barış ve kültürlerarası diyalog açısından önemini de ortaya koyuyor. Kırgızistan için ak kalpağın UNESCO tarafından tanınması büyük bir gurur kaynağı oldu; ülkede her yıl 5 Mart’ta düzenlenen Kalpak Günü etkinlikleri artık uluslararası bir boyut kazanmış durumda. UNESCO temsilcileri de bu etkinliklere katılarak kalpaklı kalabalıklarla birlikte fotoğraflar veriyorlar. Bu, kültürel mirasın paylaşılması ve evrenselliğinin göstergesi.
Türkmen ve Kazak Börklerinde Koruma Çabaları: Türkmenistan ve Kazakistan da kendi geleneksel başlıklarının kültürel miras statüsünü koruma yönünde adımlar atıyorlar, ancak henüz UNESCO listesine sokmuş değiller. Türkmenistan’da telpek yapımı ve giyimi, Kültür Bakanlığı tarafından ulusal kültürel miras envanterine dahil edildi. Ülkede 2015 yılından bu yana telpek ustalarının eserleriyle katıldığı “Türkmenin Milli Baş Giyim Sergisi” adlı yıllık bir etkinlik düzenleniyor. Bu sergide en eski telpek örneklerinden modern tasarımlara kadar geniş bir yelpaze sergileniyor. Ayrıca Türkmenistan, ileriki yıllarda telpek geleneğini UNESCO’ya taşımayı planladığını duyurdu. Bu amaçla akademisyenler ve zanaatkârlar iş birliğiyle telpek üzerine kapsamlı bir dosya hazırlanıyor. Kazakistan tarafına gelirsek: Kazakistan halihazırda yurt yapımı, Korkut ata destanları gibi miras unsurlarını UNESCO listesine sokmuş bir ülke. Başlık özelinde henüz bir UNESCO kaydı yok, ancak Kazakistan’ın Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanterinde kalpak ve diğer geleneksel başlıklar bir kültürel unsur olarak tanımlanmış. Ülkede her yıl geleneksel kıyafet festivalleri yapılıyor ve bu etkinliklere UNESCO Kazakistan Milli Komisyonu da destek veriyor. Örneğin, 2021’de Nur-Sultan’da yapılan “Ata Mura” (Ata Mirası) festivalinde kalpak ve börk temalı atölyeler düzenlenmiş, genç kuşaklara bu başlıkların tarihçesi anlatılmıştır. Bu gibi çabalar, UNESCO’ya giden yolda önemli adımlar.
Yaşayan Kültürel Miras Olarak Başlıklar: UNESCO kavramları içinde “yaşayan insan hazinesi” diye bir tanımlama vardır – belli bir geleneği ustalıkla sürdüren kişilere verilen bir unvan. İşte kalpak ve börk zanaatkarları da bu kategoriye giriyor. Kırgızistan’da ak kalpak ustası birkaç kadın, UNESCO tarafından yaşayan insan hazinesi ilan edildi. Bu ustalar, keçe yapımından kalpağın son biçimini almasına kadar her aşamayı geleneksel usulde yapan kişiler. Kazakistan’da da bazı börk yapım ustaları devlet tarafından ödüllendirildi. Bu ustaların yaptığı işler belgesellere konu oluyor, böylece geniş kitleler bu zanaatı tanıyabiliyor. Ayrıca UNESCO’nun Orta Asya ofisleri, bölgesel iş birliğiyle kültürel miras festivalleri düzenliyor. 2023 yılında Bişkek’te yapılan bir Orta Asya Somut Olmayan Miras Festivali’nde Kırgız kalpağı, Kazak takiyesi ve Türkmen telpeği aynı sahnede sergilendi; bu, ortak mirasın beraber sunulduğu güzel bir örnek oldu.
UNESCO’nun ötesinde, Türk Dünyası Kültür Teşkilatları da bu başlıkları gündemde tutuyor. Örneğin Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), 2019 yılını “Ak Kalpak ve Keçe Yılı” ilan ederek çeşitli ülkelerde sergiler açtı. Bu sergilerde kalpak, börk, takke gibi başlıklar tanıtıldı ve her ülkenin kendine has tarzı anlatıldı. Yine Türkiye’de faaliyet gösteren Türk Dünyası Vakfı, “Türk Başlıkları Müzesi” kurma çalışmalarına başladı; burada Orta Asya’dan Anadolu’ya tüm başlık çeşitlerinin sergilenmesi planlanıyor. Böyle bir müze hayata geçerse, kalpak ve börkün kültürel miras olarak anlaşılması ve genç nesillere öğretilmesi konusunda büyük katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak, kalpak ve börk gibi geleneksel başlıklar sadece estetik parçalar değil; aynı zamanda yaşayan kültürel miras unsurlarıdır. UNESCO gibi uluslararası platformlarda yer alarak koruma altına alınmaları, bu mirasın sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşır. Bu sayede, binlerce yıllık birikim ürünü olan zanaat ve kültür, küresel bellekte de yerini alır. Ayrıca bu tanınırlık, söz konusu ülkelerin turizmine ve kültürel diplomasisine olumlu yansır. Düşünün ki bir turist, UNESCO listesinden haberdar olup Kırgızistan’a gittiğinde mutlaka bir kalpak satın almak isteyecektir – bu hem ekonomik hem kültürel bir kazanım demektir.
Özetle, atalarımızdan miras kalan kalpak ve börkü sadece giymekle kalmayıp, kayıt altına almak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak da bizlerin sorumluluğudur. Bu mirasa sahip çıktıkça, kültürel zenginliğimiz daha da görünür olacak ve dünya kültür mozaiğindeki Türk motifleri parlamaya devam edecektir.
Satın Alma Rehberi – Orta Asya Esintili Kalpak ve Börk Modelleri
Eğer siz de bu zengin mirasın bir parçasına sahip olmak istiyorsanız, günümüzde geleneksel kalpak ve börk modellerine ulaşmak oldukça mümkün. Özellikle DeriSitesi gibi geleneksel motifleri modern işçilikle buluşturan markalar, Orta Asya esintili birçok başlık modelini müşterilerine sunuyor. Peki, satın alırken nelere dikkat etmeli ve hangi seçenekler var? İşte bir satın alma rehberi niteliğinde bazı ipuçları:
Kırgız Esintili Kalpak Modelleri: Kırgız kalpağının belirgin özelliği olan beyaz keçe görünümünü arıyorsanız, DeriSitesi’nin koleksiyonunda bunu andıran beyaz deri kalpaklar bulabilirsiniz. Bu modeller, ak kalpağın şeklini korurken malzeme olarak kaliteli dana derisi kullanılarak üretiliyor. Üstünde Kırgız motifli siyah işlemeler bulunan bir model, geleneksel ruhu yansıtırken dayanıklılığıyla uzun ömürlü bir kullanım sağlıyor. Alırken dikkat etmeniz gereken, beden ölçüsünün baş çevrenize uygun olması ve iç astar kalitesidir. DeriSitesi’nin kalpak modellerinde iç astar olarak terletmeyen pamuklu kumaş kullanılıyor, bu da konfor demek. Ayrıca Kırgız milli başlık günü olan 5 Mart’ta bu kalpağı takarak siz de kendi etkinliğinizi yaratabilirsiniz!
Kazak Şapka Geleneğinden İlham Alan Modeller: Kazak börkü ve kalpağına ilgi duyuyorsanız, kürk detaylı modellere yönelebilirsiniz. Özellikle kuzu kürkü şeritli deri börkler, Kazak bozkırının ruhunu taşır. DeriSitesi’nin Kazak esintili ürünlerinde gerçek kürk kullanılabildiği gibi, hayvan dostu suni kürk seçenekleri de mevcut. Bir Kazak börkü alırken, kış kullanımına uygunluğunu kontrol edin: içinin yün veya benzeri yalıtkan malzemeyle kaplanmış olması, kulakları iyi örtmesi önemli. Bazı modellerde çıkarılabilir kulaklık (ense ve kulakları kapatan parça) bulunur, bu pratiklik sağlar. Kazak şapka geleneğine uygun renkler genelde siyah, kahverengi veya kremdir; kıyafetlerinize uyumlu olacak rengi seçebilirsiniz. Unutmayın, bu börkü günlük montunuzla takarak bile tarz bir görünüm elde edebilirsiniz.
Türkmen Esintili Börk (Telpek) Modelleri: Türkmen telpeğinin orijinali oldukça büyük ve gösterişli olsa da, günlük kullanım için modernize edilmiş versiyonları tercih edilebilir. DeriSitesi’nin Türkmen esintili modelleri arasında, üst kısmı pelüş yünlü, yanları derili şapkalar dikkat çekiyor. Bu modeller telpeğin o kabarık görüntüsünü daha küçük ölçekte veriyor – böylece hem şehirde giyilebiliyor hem de o etnik havayı koruyor. Satın alırken telpek stilindeki bir şapkanın dikiş kalitesine ve tüylerinin dökülmez yapıda olmasına dikkat edin. İyi bir ürün, tüy dökmez ve şekli bozulmadan kalır. Türkmen geleneksel börk modellerinde genelde beyaz renk hakimdir, ama siyah versiyonlar da karizmatik bir seçenek olabilir. Bu tarz bir şapka, özellikle kış kombinlerinize sıra dışı ve retro bir hava katacaktır.
Kullanım Amacınızı Belirleyin: Bir kalpak veya börkü satın alırken, onu ne sıklıkla ve nerede kullanacağınızı düşünün. Günlük kullanım için hafif ve pratik modeller seçmek mantıklı – örneğin katlanabilir bir deri kalpak şehir hayatında da kullanılabilir. Koleksiyon veya özel gün kullanımı için ise daha otantik ve gösterişli bir parça alabilirsiniz. Mesela bir kültürel etkinlikte giymek üzere orijinal boyutlara yakın bir telpek satın alacaksanız, belki de el yapımı bir ustadan temin etmek istersiniz. DeriSitesi gibi platformlar, atölye üretimi ürünler sunduğu için bu konuda size yardımcı olacaktır.
Fiyat ve Kalite Dengesi: Orta Asya esintili bu ürünler, kullanılan malzemeye göre geniş bir fiyat aralığına sahip olabilir. Hakiki deri ve gerçek kürk kullanılan modeller doğal olarak daha pahalı olacaktır. Ancak bütçeniz sınırlıysa suni malzemelerle yapılan ama görünüm olarak gerçeğini aratmayan modellere yönelebilirsiniz. Önemli olan, aldığınız ürünün elde işlenmiş detaylara sahip olması ve kültürel motifleri gerçekten yansıtması. Ucuz bir üründe bu detaylar baskı olabilir ve gerçekçi durmayabilir. Bu yüzden güvenilir satıcıları seçmekte fayda var.
Son olarak, bakım önerisi de verelim: Deri bir kalpak/börk aldıysanız, uzun ömürlü olması için düzenli olarak deri bakım kremiyle silin ve direkt güneş ışığında uzun süre bırakmayın. Kürklü bir model aldıysanız, nemden koruyun ve kullanmadığınız zaman bir kutuda şekli bozulmadan saklayın. Bu şekilde, aldığınız kültürel esinti parçayı yıllarca kullanabilir ve nesilden nesile aktarabilirsiniz – tıpkı aslının yapıldığı gibi.
Hazır mısınız? Eğer siz de atalarımızın mirasını tarzınıza yansıtmak istiyorsanız, DeriSitesi’nin Kırgız, Kazak, Türkmen esintili kalpak ve börk koleksiyonunu inceleyebilirsiniz. Birbirinden şık modeller için ilgili kategoriye göz atın: Deri Börk Modelleri – kültürel bir yolculuğa gardırobunuzda yer açın!
SSS – Sık Sorulan Sorular
S: Kırgız kalpak ile Kazak kalpak arasındaki fark nedir?
C: Kırgız kalpağı (ak kalpak) genellikle beyaz keçeden yapılan, dört kenarı yukarı kıvrık ve yüksek konik biçimli bir şapkadır. Üzerinde siyah veya koyu renk nakışlarla süsleme bulunur ve Kırgızlar için milli bir semboldür. Kazak kalpağı ise benzer şekilde keçe veya kumaştan yapılsa da bazen şekil ve süslemede farklılık gösterir; Kazak kalpakları biraz daha alçak olabilir ve kenar şeritleri kırmızı gibi renklerle biçilmiştir. Ayrıca Kazaklar kalpağı daha çok bahar/yaz aylarında giyerken, kışın yerine kürklü börk takarlar. Kırgızlar ise ak kalpağı kışın da törenlerde kullanabilir. Özetle, Kırgız kalpağı desen ve kültürel önem bakımından çok özeldir (hatta özel günü vardır), Kazak kalpağı da benzer formdadır ama Kazak kültüründe börk (börik) adı verilen kürklü şapkalar da en az kalpak kadar yaygındır. Bu nedenle Kazak erkeğinin başında beyaz kalpak kadar sık olmasa da, çeşitli kalpak türleri görmek mümkündür.
S: Türkmen börkü neden bu kadar büyük ve beyazdır?
C: Türkmen börkü, bilinen adıyla telpek, özellikle Teke Türkmenlerinde büyük boyutta yapılır. Bu kadar büyük ve kabarık olmasının sebebi, çölde ve bozkırda yaşamış Türkmenlerin başlarını güneşten ve soğuktan azami derecede koruma ihtiyacıydı. Büyük telpek, içindeki hava boşluğu sayesinde yazın serin, kışın sıcak tutan doğal bir klima görevi görür. Beyaz olmasının ise birkaç nedeni var: Birincisi, beyaz koyun postu genç hayvanlardan elde edilir ve en yumuşak, kaliteli yünler beyaz olanlardır. Genç erkekler için beyaz telpek tercih edilmesi de buradan gelir – hem malzeme olarak değerli hem de gençliğin saflığını simgeler. İkinci olarak beyaz renk güneş ışınlarını yansıtır, bu da çöl sıcağında pratik bir fayda sağlar. Ayrıca Türkmen kültüründe beyaz, uğur ve temizlik rengidir; düğünlerde damadın beyaz telpek takması bu yüzden adettendir. Telpeğin büyük oluşu ise sosyal statüyle de bağlantılıdır: Ne kadar gösterişli telpek, o kadar itibarlı kişi demektir (tabii ki belli bir oranda, aşırı büyük telpek de gençlerce giyilmez). Kısacası, büyük ve beyaz telpek Türkmen yaşam koşullarının ve kültürel estetiğinin bir sonucudur.
S: Kalpak hangi törenlerde giyilir?
C: Kalpak, Türk dünyasında pek çok önemli törende giyilir. Doğum ve bebek görme ziyaretlerinde, erkek bebeğin babası ve dedeleri kalpak takarak gelirler; bu, çocuğa ömür boyu onurlu bir isim bırakma temennisidir. Sünnet düğünlerinde de sünnet çocuğu için minik bir kalpak hazırlanır ve törenin bir parçası olarak giydirilir. Düğünler, kalpağın en sık görüldüğü törenlerdir – damatlar genellikle kendi kültürlerine özgü kalpak veya börk takarlar (Kırgız damat ak kalpak, Kazak damat güzel bir kalpak veya takke, Türkmen damat beyaz telpek gibi). Cenaze törenlerinde de birçok bölgede erkekler kalpaklarıyla hazır bulunur; Kırgızlar için özellikle cenazede kalpak takmak saygının gereğidir. Bunun yanında bayramlar ve milli günler de kalpakların sahneye çıktığı zamanlardır: Nevruz kutlamalarında, bağımsızlık günlerinde, hatta spor müsabakalarının açılış seremonilerinde bile kalpaklı ekipler görebiliriz. Bir de devlet törenleri var; mesela Kırgızistan’da Cumhurbaşkanı’nın yemin töreninde bazı görevliler ve halk temsilcileri ak kalpak giyer. Özetlemek gerekirse, kalpak; doğumdan düğüne, bayramdan cenazeye hayatın bütün dönüm noktalarında giyilen, her özel anda yeri olan bir başlıktır.
S: Kalpak neden milli kimliğin sembolü sayılır?
C: Kalpak, bir giysiden öte milli kimliği temsil eden bir işarettir çünkü o toplumun tarihini, değerlerini ve farklılığını bünyesinde barındırır. Her milletin kendine özgü kıyafetleri vardır ama kalpak Türk topluluklarında ortak bir motif olarak öne çıkar. Bir Kırgız, dünyanın neresine giderse gitsin başındaki kalpakla hemen tanınır; bu nedenle kalpak taşımak, “Ben Kırgız’ım” demenin görsel yoludur. Benzer şekilde Kazak veya Türkmen de başlığından tanınır. Bu başlıklar yüzyıllar boyunca o milletin kahramanlarının, liderlerinin de simgesi olmuştur – Manas kalpakla anlatılır, Dede Korkut börkle çizilir, Atatürk kalpakla resmedilir. Dolayısıyla halkın zihninde kalpak demek, atalar demektir, destanlar demektir, özgürlük demektir. Özellikle sömürge ve asimilasyon dönemlerinde kalpak gibi milli kıyafet unsurlarına sahip çıkmak, kültürel direnişin bir yolu olmuştur. Bu yüzden bağımsızlık kazanıldığında ilk yapılan işlerden biri, milli başlıkları onore etmek olmuştur (Kırgızistan’ın Kalpak Günü ilan etmesi gibi). Kalpağın milli kimlik sembolü sayılmasının bir diğer yönü de dilimizdeki ve kültürümüzdeki yerine dayanır: Birine “kalpak” hediye etmek dostluk ve kardeşlik göstergesidir, “kalpak düşmesin başından” diye dua edilir. Bütün bunlar, kalpağın milli kimlikle bütünleştiğini gösterir. Sonuçta, kalpak giyen biri sadece başını değil, ait olduğu milletin onurunu da taşıyor kabul edilir. Bu güçlü bağ nedeniyle kalpak milli kimliğin sembolü olarak görülür.
Sonuç – Atalarımızın Mirasını Yaşatmak
Kalpak ve börk, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan coğrafyada atalarımızın mirası olarak başımızın tacı olmuştur. Sadece birer giysi değil, kültürümüzün, tarihimizin ve değerlerimizin sembolüdürler. Bu yazıda Kırgız’ın ak kalpağından Kazak’ın kürklü börküne, Türkmen’in heybetli telpeğinden ortak Türk mirasına uzanan kapsamlı bir yolculuk yaptık. Gördük ki bu başlıklar onur, cesaret, bilgelik gibi erdemleri temsil etmiş; milli kimliğimizi dışa vurmanın bir yolu olmuştur.
Modern çağda her ne kadar günlük kıyafetlerimiz değişse de, atalarımızın mirasını yaşatmak bizim elimizdedir. Kalpak ve börkü giymek ya da evimizin bir köşesinde sergilemek, geçmişle bugün arasında kurduğumuz bir köprüdür. Genç nesillerin dedelerinin kalpağına sahip çıkması, kültürel sürekliliğimizin en güzel göstergesidir. Unutmayalım ki, kültürel değerlerimize ne kadar sahip çıkarsak, geleceğe o denli güçlü köklerle bağlanırız. Kalpak yere düşmesin, börk baştan eksik olmasın – bu temenni, aslında milletimizin bahtının açık olmasının temennisidir.
Son olarak, bu zengin mirası gündelik hayatınıza taşımak isterseniz, DeriSitesi gibi markaların modernize edilmiş kalpak ve börk modellerine göz atabilirsiniz. Şık bir kalpak veya deri börk, sizi stil sahibi kılarken aynı zamanda tarihinize olan bağlılığınızı da yansıtacaktır. Atalarımızın mirası olan kalpak ve börk modellerimizi görmek ve kendi kültürel tarzınızı oluşturmak için sitemizi ziyaret edin. Geleneğin zarafetini ve asaletini yaşayın, yaşatın – atalarımızın mirasını gururla taşıyın!
Kaynaklar
UNESCO ICH: “Ak-kalpak craftsmanship, traditional knowledge and skills in making and wearing Kyrgyz men’s headwear” – UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi açıklaması (2019) tr.wikipedia.org
QHA Haber: “Kırgızistan’da Ak-Kalpak Günü kutlanıyor” – Kırım Haber Ajansı, 05.03.2018 (Kırgız kalpağının kültürel önemi ve Ak Kalpak Günü hakkında)
QHA Haber: “Telpek: Türkmen kültürünün geleneksel simgesi” – Kırım Haber Ajansı, 16.01.2025 (Türkmen telpek yapımı, kullanımı ve anlamı üzerine) qha.com.tr
The Astana Times: “Symbolism of Kazakh Headdresses Through Life Stages” – Aiman Nakispekova, 02.03.2025 (Kazak başlıklarının kültürel sembolizmi ve genç nesildeki yeniden canlanışı) astanatimes.com
Yorum Yapın